Okulda birçok öğrenci dikkat eksikliğinden kaynaklı olarak başarısız olduğunu düşünür. Dersi dinlerken bir anda koptuğunu sonra da toparlayamadığını söyler. Öğrenci ders çalışırken de aynı sıkıntı peşindedir. Oysa okul hayatımızda başarılı olabilmek için bir takım kurallara ya da durumlara uyum sağlamak zorundayız. Okul başarısı için dersi çok dikkatli dinlemeli, ders esnasında gerekli notları tutmalı, dersten önce derse hazırlık ve dersten sonra tekrar yapmalı, yani kısacası program dahilinde düzenli çalışılmalıdır. Ancak bazen bu da istediğimiz sonuçlara ulaşmamıza yeterli olmaz. Başarının artırılması için aynı zamanda çalışmamızı verimli kılmakta son derece önemlidir. Bunun içinde kişinin ders çalışma esnasında motivasyonunun yüksek olması, başka şeyler düşünmemesi ya da başka işlerle uğraşmaması gerekmektedir. Çünkü; düzene koyulmamış kitaplar, çalışma masasının üzerinde duran cep telefonu, gürültü, televizyon, bilgisayar gibi birçok unsur dikkat eksikliğine neden olabilmektedir. Ders çalışma şeklimizde bunu tetikleyebilir. Aynı anda birçok dersi çalışmak yerine, dersleri azar azar bir sıraya koyarak başlamak, arada küçük molalar verecek şekilde bir çalışma düzeni oturtmak önceliğimizdir. Daha sonrasında çalışma odamızın ve çalışma masamızın çalışma şartlarına uygun, dikkat dağıtmayacak şekilde düzenlenmesi gerekir. Bunun için ortadan televizyon, bilgisayar, cep telefonu gibi dikkat dağıtıcı unsurların kaldırılmasını sağlamalıyız.
Pek çok öğrencinin yaptığı ve çok önemli olan bir hatadan bahsetmek istiyoruz. Bildiği konu üzerinde yoğunlaşmak, bilmediklerini es geçmek….Öğrenci bildiği, başarılı olduğu konuyu tekrar tekrar çalışır. Çünkü anlar ve konuyla ilgili tüm soruları çözer. Ama bu arada bilmediği veya anlamakta güçlük çektiği konulara hiç bakmaz çünkü yapamıyor olmak onu sıkar. Sonuç olarak, ders başında geçirdiği süre bildiği konunun tekrarından öteye geçemez. Oysaki sınavda yapabildikleri kadar yapamadıkları da puanını belirleyecektir ve o eksik bıraktığı yerin üstüne yeni bilgileri ekleyemeyeceği için bilmediği konular artacaktır.
Dikkatini toplamakta güçlük çeken öğrenci, öğretmen ders anlatırken zaman zaman dersten kopar ve anlatılanları dinleyemez. Onun bu kopma anlarının etkisiyle de kafada konu bütünlüğü oluşamadığı için, öğrenci konuyu anladığını zannetse dahi, o konunun sorularını çözemez. Bunun en pratik, geçerli ve olumlu sonuç alınmasına yol açan yöntemi, anlatılacak olan konuya çalışarak derse gitmektir. Derse böyle ön hazırlıkla gidilmesi durumunda, öğrenci ders anında dinleyemediği noktaları hemen kendi bilgisi ile kapatarak, konu bütünlüğünün bozulmasını engellemiş olacak ve konuyu da kavrayacak duruma gelecektir. Öğrencilerin dikkatini arttıran diğer önemli bir etken de, plan ve program yaparak çalışmaktır.Beyin bir sonraki hamleyi göremez ise kişi aşırı strese kapılır ve bu da dikkat dağılmasına yol açar. Bu nedenle dikkati yükseltmenin en pratik ve kısa yollarından biri, plan ve programa uygun halde çalışmaktır.
Bugün stres anında salgılanan noradrenalinin, öğrencilerin dikkatlerinin artmasındaki etkisi bilim çevreleri tarafından kabul edilmektedir. Bu nedenle belirli bir düzeydeki stres, öğrencilerin ders ve sınav başarıları açısından gerekli olan bir unsurdur. Öğrenci, az miktarda da olsa başaramayacağından korkmalı ve noradrenalin salgılamalı ki dikkatinde artışlar olabilsin. Noradrenalin aynı zamanda öğrenciye sorulara karşı meydan okuma gücü vermek gibi artı bir fonksiyon daha kazandırmaktadır.
Unutulmamalıdır ki dikkat, alıştırmalarla kazanılan ve geliştirilen bir özelliktir;
Odaklanın
Konuya önceden biraz çalışın
Not alın
Programlayın, son dakikaya bırakmayın
Ortamınızı düzenleyin
Çalışırken kısa aralar verin
Sonrasında kendinizi ödüllendirin
Sistemli tekrar yapın
Son Not: Çocuğun ders başarısındaki düşüşü karşısında, ona karşı olumsuz bir duruş sergilemek, onu hep eleştirmek, öfkeye kapılmak, çocuğun dikkat ve konsantrasyonunu tamamen bozmaktadır. Dikkat sorunu yaşayan çocuklarda öncelikle, özgüven veren ve onun kendi benliğine olan saygısını arttıracak davranışları ortaya koymak gerekir.
Ders çalışma programın kalıplanmış bir şekli, formatı yoktur. Başarıya direkt götürecek sihirli bir ders çalışma programı da yoktur. Programın asıl başarısının sizin gösterdiğiniz sabır ve azimde saklı olduğunu unutmayınız.
Öncelikle kendinizi tanıyın. Hangi saatte enerjiksiniz? Hangi saatte ders çalışma sizin için verimli oluyor? Kaçta uykunuz geliyor? Yemek saatleriniz nedir? Hangi dersi kolay ya da zor anlıyorsunuz? Arkadaşlarınıza ne kadar zaman ayırmalısınız? Seyrettiğiniz filmler,ailenizle geçireceğiniz vakitlerin hepsini düşünün ve bir kağıda yazın. Bunu haftalık olarak yapın. Hangi gün kime ve neye ders dışında zaman harcadığınızı bilin.
Ders çalışma programınızı haftalık olarak düzenleyin. Haftanın her günü ne yapacağınızı yazın.
Ders çalışma programında o gün içinde okulda gördüğünüz derslere tekrar saatleri ayırın. Bir sonraki günün derslerini de gözden geçirecek şekilde planlayın.Örneğin Salı günü okuldan çıktınız ilk sıralara o günkü derslerin tekrarını koymanız fayda var. Sonraki aşamada çarşamba göreceğiniz dersleri alın. Böylelikle aynı derse iki gün içinde (Okulda öğretmenin de anlattığını hesaba katarsak) üç defa tekrar yapmış oluyorsunuz.
Ders programında çalışacağınız dersin kaçta başlayacağını ve kaçta biteceğini yazın. Ancak bunu uygularken esnek olmaya özen gösterin. Diyelim ki matematik çalışıyorsunuz. 40 dakika zaman verdiniz ama yetmedi. 50 dakika oldu önemli değil. O günkü kalan derslerinizi 10 ar dakika ötelemelisiniz.
Öğrenciler ders çalışma programlarında zorlandığı derslere genelde çok yer vermeyebiliyorlar. Aksine zorlandığınız derslere öncelik vermelisiniz. Ve zamanı biraz daha uzun tutmalısınız. Bu derslerden kaçmak yerine çevrenizdeki olanakları kullanmayı da programlamalısınız. Örneğin matematikte zorlanıyosanız daha iyi anlayan bir arkadaşınızdan destek almaya çalışın, öğretmeninize gitmekten çekinmeyin. Yardımcı kaynaklar alarak konuyu farklı açılardan öğrenmeye çalışın. Bunu yapmadığınız zaman dünyanın en iyi programı size hiçbir faydası olmayacaktır.
Benzer dersleri üst üste koymayın. Bilgiler karışmasın.
Bir ders çalışma süresi 20 dakikadan az olmasın, 40 dakikadan uzun sürmesin. Ancak matematik gibi problem çözerken birden kesemeyeceğiniz durumlar ve konu bütünlüğünü bozamayacağınız durumda bu 40 dakikayı makul düzeyde uzatabilirsiniz.
Mutlaka her ders çalışma sonunda 10 dakika dinlenme koyunuz. Bu dinlenme aralıkları bilgilerin sindirilmesi açısından önemli. Bu dinlenme aralıklarını kendinize ödül olarak sunun.
Başarı hep sizinle olsun
Okula gidiyoruz, ders dinliyoruz, dershaneye gidiyoruz, soru çözüyoruz, tekrar yapıyoruz… Okulda hocalarımız var, dershanede hocalarımız var ve hatta özel hocalarımız var ... Kitaplar basılıyor, defterlere yazılıyor, notlar tutuluyor…hep başarı için. Sonra bir bakıyoruz ki o kadar dinlediğimiz, çalıştığımız yani öğrendiğimizi sandığımız şeyi sınavda yapamamışız. Bir o olsa iyi, birçok soruyu yapamamışız bir de zayıf almışız. Beynin çalışma sistemine doğru yerleştirilmemiş bir eğitim sistemi, bir süre sonra öğrencilerin bilgiyi nasıl tutacağı ve kullanacağı konusunda yetersiz kalıyor.
Başarılı bir eğitim için bireyin kendini ve öğrenme şekillerini bilmesi gerekiyor. Öncelikle eğitimin yapması gereken şey, bireysel farklar göz önünde bulundurularak “öğrenmenin öğretilmesi” dir. Çeşitli öğrenme kanallarından bize ulaşan bilgileri verdiğimiz önem derecesine göre depoluyoruz. Merakımızı çekmeyen bilgiler duygularımızı da harekete geçirmediği için en gerilerde depolanıyor. Halbuki öğrencinin konuya ilgisinin çekildiği, merakının uyandırıldığı, konunun zevkli ve eğlenceli hale getirildiği “ öğretme süreçleri” nde son derece başarılı olunduğu görülüyor.
Yapılan birçok araştırma göstermiştir ki beynin sol lobu; konuşma, matematiksel işlemler, diziler, sayılar ve analiz gibi konularda çok üstündür, mantıksal ve doğrudan çalışmaktadır. Sağ lob ise; ritm, hayal kurma, renkler, boyut, hacim, müzik gibi fonksiyonlarda etkilidir. Sağ lobun duygular ve hayaller etkisinde olduğu yani bütünsel öğrendiği ve bu yüzdende bilgiyi sıra ile işleyen sol lobun aksine, sağ lobun öğrenmede çok daha hızlı ve etkili olduğu anlaşılmıştır. Sağ beyin yaratıcılığa, duygusallığa, seslere ve renklere, hayal gücüne, sezgilere ve soyut algılamalara daha yatkın çalışırken; sol beyin mantıklı, sistematik ve analitik düşünmeye, yazı ve sayılara, ölçme değerlendirme ve eleştirmeye daha yatkın olarak çalışmaktadır. Buna göre başarılı insan beyninin her iki yarısını da etkili bir şekilde kullanabilen ve gerektiğinde birinden diğerine kolaylıkla geçebilen insandır(www. Fenokulu.net). Bu sebeple sağ lobunuz daha baskın çalışırken sol lobu da aktif haline getirmek istiyorsanız;
· Not almalı
· Organize olmalı
· Hedef belirlemeli
· Ses tonunuzu ve vücut dilinizi kontrol etmeli
· Mantıklı düşünmeli
· Karşılaştırma yapmalı
· Sorgulayıcı olmalısınız.
Sol lobunuz daha baskın çalışırken sağ lobu da aktif hale getirmek istiyorsanız ise;
· Hayal kurmalı
· Görselliğe önem vermeli
· Örnekleri iyi incelemeli
· Karşıtları değerlendirmeli
· Vücut dilini ve ses tonunu aktif kullanmalı
· Empati yapmalı
· Fiziksel aktiviteye önem vermelisiniz.
Madde Bağımlılığı Aile Semineri
dosyalar/2015_04/10014710_maddebamllailesemineri.ppt
Veli Başarı Rehberi
dosyalar/2015_04/10015414_velibaarrehberi.docx
Verimli Çalışmanın İlkeleri
dosyalar/2015_04/10015444_verimlialmannlkeleri.docx